Wednesday, July 6, 2011
Marina Lutz: Babamın Günahları
Marina Lutz, 16 yaşından beri konuşmadığı babasını kaybettikten 10 yıl sonra, annesinin de vefatının ardından, ailesinin eşyaları arasında yüzlerce film kaydı ve 10.000'e yakın fotoğraf bulur. Kayıtların hepsi de onun ailesiyle yaşadığı, hayatının ilk 16 yılına aittir. Hepsi de Marina'nın haberi olmadan çekilmiş bu koleksiyonda onun tuvaletteki halleri, bir bebek olarak çıplak pozları, daha sonra ergenliğe yeni adam atan bir genç kızken iç çamaşırlı ve de uyurken çekilmiş pozları vardır.
Marina bütün bu kayıtları babasının röntgenciliği, pedofilisi ve de fiziksel şiddetine kanıt olarak saklar. Daha sonra bulduğu bütün bu kayıtlar ile oynayarak, kesip birbirine ekleyip, montajlarını yaparak onları kendi takıntısı haline getirecektir. Bir süre sonra, terapistine hislerini göstermek için bu materyallerden kısa bir film oluşturur. Üç yıl sonra ise, bu görüntülerin montajı ile tekrar ilgilenerek Marina Deneyi (The Marina Experiment) adını vereceği 18 dakikalık bir kısa film yapacaktır.
Marina filmini 2009'da birçok ödülle döndüğü festivallere göndermeye başlar; Marina Deneyi daha sonra televizyonlarda gösterilmeye başlanacak ve Marina'nın kendisi de festivallere konuşmacı olarak katılacaktır. Filmini "beni babamı, beni izlerken, izlerken izleyebilirsiniz" diye anlatır Marina...
Thierry Meranger'nin Cahier Du Cinema dergisinde hakkında bir makale yayınladığı Marina Lutz'un filmi, ilk yayınlandığından itibaren ağızdan ağıza bir söylenti haline geldi. Film, hem acıyı insanlar önünde yaşamanın bir örneği; hem de sanat ile röntgenciliğin, belgelemek ile ihlal etmenin sınırında duran bir yaratım olarak algılandı ve birçok sorunun sorulduğu belgesel tartışmalarına yol açtı.
Marina Lutz, filmi, filmin ortaya çıkardığı tartışmalar ve benzer örnekler ile ilgili, Guardian'da yayınlanan makaleyi okumak için tıklayabilirsiniz:
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment