Thursday, July 28, 2011

Dostluğu Hatırlamak İFSAK'ta!


TRT yapımı Sevinç Yerlitaş'ın Dostluğu Hatırlamak adlı belgeselinin özel gösteriminden sonra yönetmenle söyleşi yapılacak.

"Bu belgesel bir dostluk çağrısı, ötekinin ne kadar benzer olabileceği üzerine bir farkındalık yaratma çabası, bağ kurma üzerine bir deneme. Arjantin Buenos-Aires ve Fransa Valance'ta çekilen belgeselde Diaspora Ermenileri üzerinden Türk ve Ermeni halklarının dostlukları ve benzerlikleri anlatılıyor.

İçinde düşman geçen cümlelerden uzakta “Dostluğu Hatırlamak” için, özlemle ve buruk bir neşeyle dile gelen, sadece onların hikâyesi değil, aynı zamanda Anadolu’nun hikâyesi."

Tarih: 01 AĞUSTOS 2011 PAZARTESİ

Yer: İFSAK

Saat: 19.00

Derin Çığlık/263 Belgesel Galası MAFM'de

5 Ağustos Cuma günü saat 19.00’da MAFM sinema salonunda ilk gösterimi yapılacak filmde, ülke tarihinin en büyük “kazalarından” birinin etrafında şimdiye kadar anlatılmayan gerçekler gün yüzüne çıkıyor. Büyük direnişler kadar büyük yıkımlarında yaşandığı bir sembol kent olan Zonguldak’ta madencilerin çalışma koşulları bir kez daha tartışmaya açılıyor.

Filmin gösteriminin ardından filmin yönetmeni Metin Kaya ile moderatörlüğünü Zahit Atam’ın yapacağı bir de söyleşi gerçekleştirilecek.

Film gösterimine ve söyleşiye tüm sinemaseverleri ve ilgilileri bekliyoruz.

Program:
5 Ağustos Cuma
Saat 19:00’da Derin Çığlık/263 (60’, Türkiye, 2011) filminin gösterimi
Saat 20:00’de Yönetmen Metin Kaya ile söyleşi - Moderatör Zahit Atam

Monday, July 25, 2011

Şaban Dayanan yaşamını yitirdi

Gazeteci ve insan hakları aktivisti Şaban Dayanan 24 Temmuz'da evinde geçirdiği rahatsızlık sonucu yaşamını yitirdi. Cenazesi 25 Temmuz'da İHD İstanbul Şubesi'nde saat 15.00'teki anma töreninden sonra defnedilecek.

Documentarist Blog'ndaki şu yazıyı anısına gönderiyoruz.

Huzur içinde yatsın.

Friday, July 22, 2011

docIstanbul First Person Films Symposium 2009


"docIstanbul First Person Films Symposium 2009" albümüne bu linkten ulaşabilirsiniz!

Belgesel Sinema 2009 - 2010 Kitabı Yayınlandı

Türkiye'deki belgesel sinemacıları bir araya getiren tek meslek birliği olan BSB Sinema Eseri Sahipleri Meslek Birliği tarafından 2007 yılından beri düzenli olarak yayınlanan "Belgesel Sinema" serisinin 2009 - 2010 sayısı yayınlandı.
Kitapta belgesel sinemacıların yanı sıra pek çok akademisyenin belgesel sinema hakkında başka bir yerde yayınlanmamış 30'un üzerinde makalesi yer alıyor. "Bir Sanat Formu Olarak Belgesel Sinema" temasının ana dosya olduğu kitapta, kuramsal tartışmaların yanı sıra belgesel sinemaya içeriden bakışlar yer alıyor. 240 sayfalık kitap, 24 x 16 cm boyutlarında, birinci hamur kağıda renkli olarak basıldı.
Kitabın ortak yazarları: Ozan Adam, Tülay Akça, Kemal Alptekin, Ümit Atlaş, Şehbal Şenyurt Arınlı, M. Sadık Aslankara, Engin Ayça, Hakan Aytekin, Tanar Çatalpınar, Ayça Çiftçi, Berrin Avcı Çölgeçen, Elif Demoğlu, Can Dündar, Tuğba Elmacı, Cahit Gülsen, Burhan Gün, M. Savaş Güvezne, Özlem Karasu, Semra Güzel Korver, Sabri Kuşkonmaz, Uğur Kutay, Birsel Matara, Ersan Ocak, Meral Özçınar, Hasan Özgen, Gülçin Çakıcı Öztürk, Dirk Schaefer, Yüksel Selek, Kerime Senyücel, Pınar Sevginer, Ahmet Soner, Mustafa Sütlaş, Ayşegül Selenga Taşkent, Hülya Uğur Tanrıöver, Sezgin Türk.

BSB'nin internet sitesini buradan ziyaret edebilirsiniz.

Thursday, July 21, 2011

Films En Cours - Post-Prodüksiyon Desteği



EntreVues Belfort Uluslararası Film Festivali, birinci, ikinci ve üçüncü (kurgusal ve belgesel) filmlere post-prodüksiyon desteği sağlıyor. 7 kişilik bir jürinin seçeceği kazanan film, PolySon, Mikros Image, Gomedia, DTS ve Dolby gibi şirketlerin belirli hizmetlerinden ücretsiz olarak yararlanabilecek.
Adayların, filmlerinin tamamı ya da belirli bölümlerinden oluşan gösterimlerini yapabilecekleri tarih 30 Kasım - 1 Aralık 2011. Son başvuru tarihi ise 15 Ekim 2011.

Ayrıntılı bilgi için; www.festival-entrevues.com ve entrevues.cecile@orange.fr

Thursday, July 14, 2011

Altyazı Temmuz-Ağustos 2011 docistanbul sayfaları

Altyazı Dergisi'nin Temmuz-Ağustos 2011'de çıkan 107.sayısında bulabileceğiniz docistanbul sayfaları.
Okumak için resme ya da blogun sağ köşesinde bulunan altyazı sayfaları kutucuğuna tıklayabilirsiniz.

Altyazı Haziran 2011 docistanbul sayfaları

Altyazı Dergisi'nin Haziran 2011'de çıkan 107. sayısında bulabileceğiniz docistanbul sayfaları.
Okumak için resme ya da sağ alt köşede bulunan altyazı sayfaları kutucuğuna tıklayabilirsimiz.

Wednesday, July 6, 2011

Filmamed - Diyarbakır Belgesel Günleri'nden İzlenimler

Diyarbakır Kayapınar Belediyesi tarafından 18–24 Nisan tarihleri arasında düzenlenen fakat Yüksek Seçim Kurulu’nun Emek, Özgürlük ve Demokrasi adaylarını veto etmesi nedeniyle ertelenen Diyarbakır Belgesel Film günleri (Fîlmamed) etkinliği 12–15 Mayıs tarihlerinde Cegerxwin Gençlik Kültür ve Sanat Merkezi’nde gerçekleştirildi. Biz de (Güliz Sağlam ile birlikte) yarışma seçkisine alınan Türkiye’deki serbest bölgelerde kadın emeğinin anlatıldığı “Bölge” isimli filmimizin gösterimi için Fîlmamed ekibi tarafından Diyarbakır’a davet edildik.

Etkinlikte 40 belgesel film yer almaktaydı. İzleyebildiğimiz bütün filmler bu topraklara ait ortak bir belleği oluşturuyordu. Gösterilen belgesellerden birisi Dersim’de 1937–1938 yılında yaşanan katliam ve sürgünü belgeler ve tanıklarlarla ele alan yönetmenliğini Özgür Fındık’ın yaptığı ‘Kara Vagon 38 Dersim Sürgünleri’ idi. İstanbul’da ilk gösterimi gerçekleştirilen bu belgeselin ikinci galası da Diyarbakır’da yapılmış oldu. Belgeselde, o dönem asker olan ve katliama katılanların yıllar sonra çarpıcı anlatımı da bulunmaktaydı. En dikkat çekici olan ise bu defa mağdurların değil, Dersim Tenkil Harekâtı’na katılan askerlerin, o dönemi, “Geldik, topladık, götürdük derede vurduk. Kol kola taktılar, beş yüz, altı yüz kişiyi ağır makineli tüfeklerle öldürüp, Harçik Irmağı’na koydular…” sözleriyle 74 yıl sonrasında yapılanları anlatmasıydı. Hasan Saltık arşivinden ilk defa yayınlanan fotoğrafların da yer aldığı belgeselde zorla sünnet edilen, dini değiştirilen Dersimli Ermeniler, ailesinden ayrılan kız çocukları, makineli tüfeklerle taranan ölülerin arasından kurtulanlar, ailesini katliamda kaybedenler ve sürgünde yaşayan tanıklar da konuşuyordu. Belgeselin yönetmeni, Dersim’de yaşananların katliam değil bir soykırım olduğunu dile getirdi. Tarihimizle yüzleşmemiz gerektiğini, Dersimli Ermenilerin kimliklerinin nasıl yok edildiğine ilişkin tanıklıkların önemine dikkat çekti. Nefesimizi tutarak izlediğimiz belgeselde bir kez daha tanıklıkların ve sözlü tarih yapmanın önemini kavradık.

İzlediğimiz bir diğer belgesel, ‘Dayê Dibê Aşitî’ (Annem Barış İstiyor) Aziz Çapkurt’un Cumartesi Anneleri’ni konu alan annelerin çocuklarına kavuşmak için verdiği mücadeleyi, direniş öykülerini ve yaşamlarını yansıtan belgeseliydi. Suriyeli Yönetmen Akram Haido’nun (Ekrem Heydo) ‘Helebçe-Zarokên Winda’ (Halepçe- Kayıp Çocuklar) isimli belgeseli, 1988 yılında yaşanan Halepçe katliamında yaşanan şiddeti yeniden üretmeyerek yansıtan, tarihe tanıklık eden en çarpıcı belgesellerden biriydi. Katliamda kaybettiği çocuklarının öldülerse ruhunun, eğer yaşıyorlarsa da anısının onların temas ettiği taşlarda yaşadığını düşünerek sokaktaki taşları oyan Fahrettin Usta, sanat eseri haline getirdiği taşları aynı kıyımda çocuklarını kaybetmiş diğer ailelerin kapılarına asar. Taşları oymak biraz olsun acısının yatışmasını sağlar. İki kahraman etrafında çekilen filmin ikinci kahramanı Ali de katliamdan hemen sonra götürüldüğü İran’dan 21 yıl sonra memleketi olan Halepçe’ye kayıp ailesini aramak için döner. Bütün Halepçe halkı kendi çocuğunu bulmuşçasına sevinir; Ali’yi bağırlarına basarlar. Beş aile bir gün çıkagelen Ali’nin yıllar önce katliamda kaybettikleri kendi çocukları olmasını ümit eder. Yapılan DNA testi sonucu Ali gerçek ailesini bulsa da artık sembolik olarak Halepçe’nin oğlu kabul edilir. Aynur Özbakır’ın “2 Temmuz” isimli belgeselinde ise 2 Temmuz 1992’de yaşanan Sivas katliamı, bu dramı yaşayan tanıklıklarla perdeye yansıtılmaktaydı. Sivas’ı hatırlamak, suçluların hâlâ yargılanmadığını bilmek bizi bir kez daha dehşete düşürdü. Rodi Yüzbaşı’nın kendi aile öyküsünden yola çıkarak çektiği “Miraz” (Umut), belgeselde biçim arayışı konusunda üzerinde konuşulması gereken belgesellerdendi. Görselliği ve anlatım biçimi olarak öne çıkan belgesel, Fransa’ya kaçak yollardan gitmeye çalışan bir genç, aynı yolla Fransa’ya göç etmiş çocuklarını sekiz yıldır görmeyen ve bekleyen yalnız kalmış bir anne babanın öyküsünü anlatmaktaydı. Tülin Dağ’ın “Bir Adım Ötesi” isimli belgeseli kendi yaşam öyküsünden yola çıkarak Türkiye’de siyasi nedenlerden dolayı uzun süre cezaevinde kalmış üç kadının cezaevi sonrasında yaşamlarını, cezaevine ilişkin anılarını ele alıyordu. Sezgin Türk’ün “Mamak’da” isimli belgeseli de aynı temayı, 12 Eylül sürecinde Mamak Askeri Cezaevi’nde tutuklu kalmış kadınların direniş öykülerini işlemekteydi. Özkan Küçük’ün “Seyid-Hakikat Yolunda” isimli belgeselinde yönetmen yine kendi aile öyküsünden yola çıkmıştı. Babası Alevi Dedesi Seyid Musa Dede’nin Cemevi kurma, Dersim’deki çocukluğu, Dersim’e geri dönüş eşliğinde Aleviliği anlatan bir belgeseldi. Sabite Kaya’nın “Bedensiz Ruhlar” isimli belgeseli ise Seks İşçilerinin yaşamlarını daha çok da çaresizliklerini aktarmaktaydı. Aysim Türkmen’in “Selahattin’in İstanbul’u” ise Selahattin’in öyküsünden yola çıkarak kentsel dönüşüm çerçevesinde Sulukule’nin yok oluşunu gözler önüne seren çarpıcı belgesellerdendi.

Belgesel günlerinin yarışma bölümüne katılan 14 belgeselden Ekrem Heydo'nun “Halepçe”, Aziz Çapkurt'un “Annem Barış İstiyor” ve Rodi Yüzbaşı'nın “Miraz” isimli belgeselleri ödüle layık görüldü. Cegerxwin Özel Ödülü Ozan Munzur'un “Ziyaret”, Aysim Türkmen'in “Selahaddin’in İstanbul’u” isimli belgesellerine, Halil Dağ Jüri Özel ödülü ise Murat Özçelik'in “Ölücanlar” belgeseline verildi.

İzleyebildiğim belgesellerin ortak keseni, dertlerinin ve kaygılarının olmasıydı. Hepimiz kendi yaşam öykümüzden ya da tanık olduklarımızdan yola çıkarak bir bellek oluşturmaya çalışıyorduk. Ödül töreninde bir konuşma yapan Kayapınar Belediyesi Kültür Müdürü Mahmut Büyükbayram, Fîlmamed etkinliklerinin amacının geçmişte yaşanan toplumsal olayları konu edinen belgeseller ile toplumsal belleğin açığa çıkarılmasına katkı sunmak olduğunu dile getirmekle bu durumun altını çiziyordu aslında. İlk kez düzenlenen Fîlmamed’de filmimizin yer almasından, diğer belgeselci arkadaşlarla tanışmaktan, izlediğimiz belgeseller üzerine tartışmaktan en önemlisi bir araya gelmekten, bize yaşatılan sıcak ve içten ağırlamadan, Diyarbakır’da olmaktan çok mutlu olduk. Görselliğin, tanıklıkların, tarihe bütün yaşananları eklemek değil tarihi yeniden yazmak gereğinin önemini bir kez daha kavradık. Yolun açık olsun Fîlmamed

Feryal Saygılıgil

Kardeş Nereye: Mübadele

Orta yaşlı bir mübadille, aslında edebiyatçı ve yayınevi sahibi olan Ömer Asan'ın ilk belgeseli Kardeş Nereye: Mübadele'nin ilk gösterimi, 5- 8 Mayıs tarihleri arasında düzenlenen Selanik Kitap Fuarı'nda yapıldı.
Belgesel Türkiye'de Eylül ayında gösterilecek.
Ömer Asan ile yapılan ve Radikal gazetesinde yayınlanan söyleşiyi okumak için tıklayabilirsiniz.

Haydi Büyükada'ya Belgesel İzlemeye!

Babil Toplum Kültür Sanat Çalışmaları ve Belgesel Sinema Derneği tarafından Büyükada'da düzenlenen Belgesel Gösterimleri devam ediyor.

Etkinlik çerçevesinde, 8 Temmuz 2011 Cuma günü saat 20:00'de Enis Rıza'nın Ayrılığın Yurdu Hüzün ve Yeni Bir Yurt Edinmek filmleri gösterilecek.

Temmuz ayı boyunca her cuma düzenlenecek etkinlik hakkında ayrıntılı bilgi almak için derneğin facebook sayfasını ziyaret edebilirsiniz.


18. Visible Evidence'ın Programı Açıklandı


Geçtiğimiz sene docistanbul evsahipliğinde İstanbul'da gerçekleşen, bu sene ise 11 - 14 Ağustos tarihleri arasında New York'da gerçekleşecek olan 18. Visible Evidence konferansının programını indirmek için tıklayabilirsiniz.

Balkan Documentary Center

Balkan Belgesel dünyası için bir iletişim ve destek ağı kurmayı amaçlayan Balkan Belgesel Merkezi (BDC) ve düzenlediği gösterimler, atölyeler ve gerçekleştirdiği etkinlikler hakkında ayrıntılı bilgi almak için tıklayabilirsiniz:

BDC aynı zamanda, geçtiğimiz ay düzenlenen documentarist ortaklığında bir etkinlik de gerçekleştirdi. Seçilen yedi projenin geliştirilmesini hedefleyen ve üç ayağının farklı ülkelerde yapıldığı BDC Discoveries Workshop (BDC Keşifler Atölyesi) etkinliğinin ikinci ayağı İstanbul'da yapıldı. Documentarist'in yerel atölyesinin katılımcılarının gözlemci; Türkiye'den Can Candan'ın eğitmen olarak katıldığı etkinlik 3 - 4- 5 Haziran tarihlerinde gerçekleşti.

Festival Dünyasından Haberler

* 8. IAWRT Asian Women's Film Festival, Yeni Delhi'de 6-8 Mart 2012 tarihleri arasında gerçekleşecek. Asyalı kadın yönetmenlerin filmlerine yer verecek olan festivalde, genel programın yanında, Hong Kong, Japonya ve Türkiye'den yönetmenlerin filmlerine yer verecek olan üç adet de özel seçki gerçekleştirelecek. Festivale başvuracak filmlerin 2009-2011 tarihleri arasında yapılmış olması ve nerede yaşadığı fark etmeyen ama Asyalı olan kadın yönetmenlere ait olması gerekmekte.
Son başvuru tarihi 30 Eylül 2011. Sonuçlar ise 30 Kasım'da açıklanacak.

* 28. Kassel Belgesel Film ve Video Festivali, 8 - 13 Kasım tarihleri arasında gerçekleşecek. Birinciye 5,000 €'luk "Altın Anahtar" adı verilen ödülün yanısıra 2,500 €'luk "Altın Herkül" isimli bir ödülün de verileceği yarışmanın son başvuru tarihi 20 Temmuz 2011.

* 48. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali 8 - 14 Ekim 2011 tarihleri arasında gerçekleşecek. Kısa ve belgesel film yarışmasına son başvuru tarihi 12 Ağustos 2011.


Entrevues Festival

1986'dan beri süregelen Uluslararası Belfort Film Festivali genç sinemayı (yönetmenlerin ilk, ikinci ve üçüncü filmlerini) desteklemekte. Festival, Darren Aronovsky, Rafi Pitts, Albert Serra gibi yönetmenleri ilk keşfeden olmakla övünmekte...

26.sı 26 Kasım - 4 Aralık tarihleri arasında gerçekleşecek olan Uluslararası Yarışma'nın başvuruları 5 Mayıs'da başladı ve 5 Eylül'e kadar sürecek...

Marina Lutz: Babamın Günahları

Marina Lutz, 16 yaşından beri konuşmadığı babasını kaybettikten 10 yıl sonra, annesinin de vefatının ardından, ailesinin eşyaları arasında yüzlerce film kaydı ve 10.000'e yakın fotoğraf bulur. Kayıtların hepsi de onun ailesiyle yaşadığı, hayatının ilk 16 yılına aittir. Hepsi de Marina'nın haberi olmadan çekilmiş bu koleksiyonda onun tuvaletteki halleri, bir bebek olarak çıplak pozları, daha sonra ergenliğe yeni adam atan bir genç kızken iç çamaşırlı ve de uyurken çekilmiş pozları vardır.

Marina bütün bu kayıtları babasının röntgenciliği, pedofilisi ve de fiziksel şiddetine kanıt olarak saklar. Daha sonra bulduğu bütün bu kayıtlar ile oynayarak, kesip birbirine ekleyip, montajlarını yaparak onları kendi takıntısı haline getirecektir. Bir süre sonra, terapistine hislerini göstermek için bu materyallerden kısa bir film oluşturur. Üç yıl sonra ise, bu görüntülerin montajı ile tekrar ilgilenerek Marina Deneyi (The Marina Experiment) adını vereceği 18 dakikalık bir kısa film yapacaktır.

Marina filmini 2009'da birçok ödülle döndüğü festivallere göndermeye başlar; Marina Deneyi daha sonra televizyonlarda gösterilmeye başlanacak ve Marina'nın kendisi de festivallere konuşmacı olarak katılacaktır. Filmini "beni babamı, beni izlerken, izlerken izleyebilirsiniz" diye anlatır Marina...

Thierry Meranger'nin Cahier Du Cinema dergisinde hakkında bir makale yayınladığı Marina Lutz'un filmi, ilk yayınlandığından itibaren ağızdan ağıza bir söylenti haline geldi. Film, hem acıyı insanlar önünde yaşamanın bir örneği; hem de sanat ile röntgenciliğin, belgelemek ile ihlal etmenin sınırında duran bir yaratım olarak algılandı ve birçok sorunun sorulduğu belgesel tartışmalarına yol açtı.

Marina Lutz, filmi, filmin ortaya çıkardığı tartışmalar ve benzer örnekler ile ilgili, Guardian'da yayınlanan makaleyi okumak için tıklayabilirsiniz: